Bütün bi sene özlemle geçecek desene....
Bu Blogda Ara
31 Aralık 2010 Cuma
30 Aralık 2010 Perşembe
Uzun zamandır zor bi dönemden geçiyoruz. Gizli planlar yavaş yavaş açığa çıkmakta dikkatli adımların yerini sabırsızlıklar almış... Bazen farkına varıp laf değiştirme yok saymalar olsa da artık vakti geldi, huzursuzluklarını çok belli etmekteler. Olanları farkedememek ne mümkün! Belli bişey ki herkes yok saymakta. Herkes korkmakta; kaybetmekten... Bu şekilde düşünürken nasıl bir esaret içinde olduğumuzu göremiyoruz..... Bakmayın uzun dediğime belki de zor dönemin başındayızdır kim bilebilir!
25 Aralık 2010 Cumartesi
Kadın
Anlaşılmayı istiyor kadın sevilmeyi,
gözüne baktığında söyleyecek bişeyleri olduğunu farketmeni
elini tuttuğunda seni hissetmeyi istediğini
gözlerini kaçırdığında sana kızdığını farketmeni
bazen seni terslediğinde senden daha çok ilgi beklediğini
aslında kadın sadece seninle olmayı istiyor..
Sevmeyi istiyor kadın delice sevilmeyi
tedirginliklerini korkularına vermeni
uzaklaşmalarını yakınlaşmalarına
gel-gitlerini sana dayanamamasına
susmalarını korkularına
aslında kadın sadece seni istiyor...
9 Aralık 2010 Perşembe
amaç
Canını dişine kata kata çabalarsın
Gözün kulağın hedefte
Her yolu denersin
Hiç bi yol ulaştırmaz seni amaçladığına
Her seferinde yara alırsın
Bazen zaman geçmez
Bazense su gibidir
Daha yaralarını sarmadan
Yeniden koyulursun yola
Yıpranırsın yorulursun soluk soluğa kalırsın
Sonunda vazgeçersin
Yüzünden okunur çaresizliğin
Vazgeçtiğinde anlarsın boşa çabalarını
Sonuç çoktan belliymiş
Senden bağımsızdır bazen hayat
Hırsını, hevesini bi kenara koyup devam edersin
Bazen zaman akmaz
Bazense su gibidir
Zamanla anlarsın
Zamanla farkedersin
İyiki de çabalarına rağmen olmamış ve şükredersin
Önünde yeni amaçlar belirir
Yine yeni ve yeniden başlarsın...
Gözün kulağın hedefte
Her yolu denersin
Hiç bi yol ulaştırmaz seni amaçladığına
Her seferinde yara alırsın
Bazen zaman geçmez
Bazense su gibidir
Daha yaralarını sarmadan
Yeniden koyulursun yola
Yıpranırsın yorulursun soluk soluğa kalırsın
Sonunda vazgeçersin
Yüzünden okunur çaresizliğin
Vazgeçtiğinde anlarsın boşa çabalarını
Sonuç çoktan belliymiş
Senden bağımsızdır bazen hayat
Hırsını, hevesini bi kenara koyup devam edersin
Bazen zaman akmaz
Bazense su gibidir
Zamanla anlarsın
Zamanla farkedersin
İyiki de çabalarına rağmen olmamış ve şükredersin
Önünde yeni amaçlar belirir
Yine yeni ve yeniden başlarsın...
8 Aralık 2010 Çarşamba
27 Kasım 2010 Cumartesi
26 Kasım 2010 Cuma
Hisset
Hisset
Tüm hücrelerinde
İliklerine işlesin benliğim
Duy
Sessizliğimde sesimi duy
Anımsa
Bakışımı, gülüşüme ve beni
Özle
Yokluğum acıtsın seni
Varlığım sebep olsun sana
Sev
Herşeyden daha çok
Kimseyi böylesine sevmemiş gibi
Kal
Ne olursa olsun yılma
Geçmesin hiç aklından gitmeler
Gel
Her daim her an bana gel
Yolların hep bana çıksın
Yaklaş
Her defasında daha çok
Gör
Gör ki bakışların bende huzur bulsun
Anla
Kendini benim yerime koy ve düşün
Hisset
Her zaman yanındaymışım gibi...
Tüm hücrelerinde
İliklerine işlesin benliğim
Duy
Sessizliğimde sesimi duy
Anımsa
Bakışımı, gülüşüme ve beni
Özle
Yokluğum acıtsın seni
Varlığım sebep olsun sana
Sev
Herşeyden daha çok
Kimseyi böylesine sevmemiş gibi
Kal
Ne olursa olsun yılma
Geçmesin hiç aklından gitmeler
Gel
Her daim her an bana gel
Yolların hep bana çıksın
Yaklaş
Her defasında daha çok
Gör
Gör ki bakışların bende huzur bulsun
Anla
Kendini benim yerime koy ve düşün
Hisset
Her zaman yanındaymışım gibi...
25 Kasım 2010 Perşembe
Yaklaştıkça SANA;
Yalnızlığı bi kenara koydum
Umutlarıma umut ekledim
Sabrımın sınırlarında dolaştım....
Umutlarıma umut ekledim
Sabrımın sınırlarında dolaştım....
24 Kasım 2010 Çarşamba
21 Kasım 2010 Pazar
Zaaf
Saymakla bitmez zaaflarım var.
Körü körüne inanmak gibi,
İnandığı uğruna ölmek gibi.
Sonsuz sevmek gibi,
Söz de değil öz de yaşamak gibi,
Kırılınca numara yapamamak gibi,
Çok heveslenip çabuk sönmek gibi,
Sabırsızlanıp bekleyememek gibi,
Yarının işini bugün yapmak istemek gibi,
Heyecanın hep üst noktada kalmasını istemek gibi....
Körü körüne inanmak gibi,
İnandığı uğruna ölmek gibi.
Sonsuz sevmek gibi,
Söz de değil öz de yaşamak gibi,
Kırılınca numara yapamamak gibi,
Çok heveslenip çabuk sönmek gibi,
Sabırsızlanıp bekleyememek gibi,
Yarının işini bugün yapmak istemek gibi,
Heyecanın hep üst noktada kalmasını istemek gibi....
Güven
Güveni kırmak, sevgiyi hırpalar yorar yok eder. Güvenmek gönlünü açmak zaman alır, kaybetmekse anlıktır. Kapıdan bikez çıkar dışarı, aramaya çıkmak boşa kaybedersin kendini de...
18 Kasım 2010 Perşembe
Beklemek
9 Kasım 2010 Salı
Belirsizlik
1 Kasım 2010 Pazartesi
29 Ekim 2010 Cuma
27 Ekim 2010 Çarşamba
Kelimeler;
Özlem; yüreğinin burkulup burkulup kendini kaybettiği an.
Gülmek; gülünce çok tatlı oluyorsun :)
Yağmur; ilk defa sırılsıklam olana kadar yürüdüğüm zaman.
Barış; karar vermenin en zor olduğu an.
Sevgi; zaaflarımdan biri
İstemek; ingilizce de en çok kullandığım kelime want
Aşk; tutku, hoşlantı ve gözyaşı.
Takıntı; yenildiğim anlarda takılı kalmak.
Hırs; keskin sirke küpüne zarar, kimse mükemmel değildir sözlerini unuttuğum anlar.
Mavi; uzun süredir beni hüzne boğan renk.
Beklemek; tüylerimin diken diken olduğu anlar :)
Çılgınlık; üniversite yılları.
Tehlike; çekici zor bi yanı var.
Erkek; çözülmesi gereken en büyük problem...
Kadın; güzellik, zerafet, çekicilik, fettanlık... :)
Dostluk; karşılıksız başını önüne koymak :) :)
Zevk; son zamanlarda ki hayat tarzı.
İstanbul; bitter çikolatam :)
Yaşamak; kalıplar yüzünden farkındalığının kaybedilmesi.
Özgürlük; ulaşılması hedeflenen.
26 Ekim 2010 Salı
20 Ekim 2010 Çarşamba
Yürek
17 Ekim 2010 Pazar
Düşündürücü sorular...
Zamanda yolculuk yapılabilseydi hangi devir daha ilginç olurdu?
Hayatımız da değiştirebileceğimiz üç şey olsaydı, bu üç şey neler olurdu?
Hep yarın olsun diye bekliyoruz sanki ilerde bizi bekleyen bişiler var. Peki var kabul etsek bunlar neler olurdu?
Bir sihirli değnek olsaydı elinizde kim için ne yapardınız?
8 Ekim 2010 Cuma
Cehalet!
Yıllardır konuşulur bilerek bi sonuca varılmaz.
Varılsa önemini yitirir, anlamsızlığı ortaya çıkar.
Bilmezmisin ki renkler ve zevkler tartışılmaz....
Sen önce bilgiyle güzelleştir içini, dışın şekillenir kendiliğinden,
Önce oku, anla, düşün, yorum yap, bi sonuca var kendiliğinden...
Bütünler parçaların toplamından oluşur, parçalar bütünden değil!
Önce içini doldur şekil ortaya çıkar, şekli verip ışığa kapanırsan susak misali işe yaramaz olursun.
Yüzünde gözünde dilinde binbir yalancı renk,
Öyle sanıyorsun ki başındaki kapatıyor bu renk cümbüşünü!
Öyle sanıyorsun ki örtüyor saçınla birlikte; cahilliğini, ikiyüzlülüğünü, aşifteliğini....
Bilerek oturtuyorsun gündemin baş noktasına,
Isıstıp ısıtıp her kriz öncesi ortaya atıyorsun, hey sen sende alet oluyorsun bu oyuna.
Bilmezmisin ilk emir OKU' dur.....
5 Ekim 2010 Salı
Kuzeyden bu yazı sana...
Yazıyı niye sildin diye sorma niye yazdığımı da bilmiyorum... Devlet tanımı bi hayli mizahi oldu :) haklısın. Esasen herkesin bildiği şeyler işine gelip gelmeme, sesini çıkarıp çıkarmama, çıkaramama durumu var...
Ben özgürüm ben özgürüm ben özgürüm kırk kez dersem olur mu ne dersin? :):)
Ben özgürüm ben özgürüm ben özgürüm kırk kez dersem olur mu ne dersin? :):)
29 Eylül 2010 Çarşamba
Atatürk
O Samsun'a çıktığı ilk zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağları eriyip kemik ve sinir kalmış bu türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
Asker ağlamaz arkadaş, sen niye ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalarda ki Komutanını çelik yay gibi selamladı.
Söyle niçin ağlıyorsun?
İç anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu;
Üzülme çocuğum dedi. Gel benimle
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
27 Eylül 2010 Pazartesi
usul usul
Usul usul akıyorum içine, dur demek olmaz!
Korkuyorsun
Kaçıyorsun
Tedirginsin
Sen bilmiyorsun beni, benim seni bildiğim gibi,
Farkında olmadan alışıyorsun
Farkımı anlamaktan çekinerek ısınıyorsun
Usul usul bağlanıyorsun, dur demek olmaz!
Dönüp dolanıp düşünüyorsun
Girdin bi kere çekim alanıma
Fenasın derken haklısın belki de....
26 Eylül 2010 Pazar
21 Eylül 2010 Salı
aynı
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemezsiniz. ( demişti; babamın bi arkadaşı... )
Mesela;
Aynı yolları kullanarak farklı yerlere varmayı amaçlamak,
Aynı sözlere farklı tepkiler beklemek,
Aynı politikaları uygulayıp gelişmeyi amaçlamak,
Herkesle aynı şekilde konuşarak, aynı anlamalarını ummak,
Hataları farkına varmamak, hatalardan ders almamak gelişememek, dönüşememek, değişememek, değiştirememek...
18 Eylül 2010 Cumartesi
17 Eylül 2010 Cuma
Çaresizlik
Hani görürsün değiştirmek istersin,
Hani düşünürsünde aklına bi çare gelmez,
Hani mutlaka bişi yapman gerekirde bağlıdır elin kolun,
Hani dağları aşmak istersin de bi adım atamazsın,
İşte öyle bi andayım...
Hani burana kadar gelmiştir de dilinden tek kelime çıkmaz,
Hani denemek istersin her türlü de yalan olur gider,
Hani barış istersinde önce savaşmak gerekir,
Hani hep isyanlardasındır da kimse bilmez,
Hani çığlık çığlığasındır da duyan yok,
İşte öyle bi çaresizlik...
Bencillik
15 Eylül 2010 Çarşamba
İnsanlardan bazıları vardır ki, inanmadıkları halde " Allah'a ve ahiret gününe inandık." derler.
Onlar güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
Onların kalbinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.
( Bakara Suresi )
Onlar güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
Onların kalbinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.
( Bakara Suresi )
12 Eylül 2010 Pazar
İnek
İnek, önüne koy otunu az çok ses çıkarmaz,
İnek, tut başından götür istediğin yere ses çıkarmaz,
İnek, ister götür otlat ister otlatma,
İnek, yararlan etinden sütünden,
İnek, hep verici olsun
İnek, sen hep tüket onu
İnek, yönet istediğin gibi isyan etmez...
İnek bilmiyor ki başka yaşam tarzı başka şeyler istesin!
İnek, karnını az çok doyur yeter ona....
11 Eylül 2010 Cumartesi
yağmur
Başlamak
Bi yerden başlamalı inanmaya,
İnandığında istikrarlı olmaya.
Bi yerden başlamalı üretmeye,
Ürettiğinde yararlı olmaya.
Bi yerden başlamalı sevmeye,
Sevdiğinde tutarlı olmaya.
Bi yerden başlamalı...
9 Eylül 2010 Perşembe
Bütün Mesele Hazır Olmakta
6 Eylül 2010 Pazartesi
Gelişme
Başlık gelişme Türkiye'nin gelişmesi;
Üretime dayalı bir ekonomi, sanayisiyle bütünlük gösteren sağlam bi ekonomi,
Eğitimin reforme edilmesi, insanları okumaya, araştırmaya ve düşündürmeye yönlendiren bi eğitim sistemi,
Özgürlük, fikir özgürlüğü ambargoların kalktığı, özellikle medya üzerindeki baskının kaldırıldığı. Okuma hakkımız bile dönem dönem elimizden alınmış. O kadar çok mu cahiliz okuduğumuzun yanlışmı doğrumu olduğuna karar veremicez. Cahil değil de cahilleştirilmeye çalışılan bi toplum olduğumuz kesin. İstediğimizi rahatça okuyamıyoruz bile çünkü onlar öyle istiyor. Onlar kim şaibeli bi konu tabi....
Çokca konuşulan referandum da bu sayılanların hangisine yer verilmişki bunca önemseniyor. Bazı maddeler bazı maddelerin önünü açablirmişte falan da fıstık yani yararımıza gibi gözüken maddelerde şu durumda bi işe yaramıyormuş.... Maddeleri görmeden karar vermeyin oyunuza. Kendimizi koşulsuz şartsız teslim etmiş oluruz. Üzerimize saldıkları korku politikasını hat safhaya çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Karar sizin nasıl bir gelecek istiyorsunuz?
4 Eylül 2010 Cumartesi
BEN
Başarı- Başarısızlık: Herhangi birşeyi başarma ihtimali dahi yüzüm de bi gülümse yaratmaya yetiyor. Başarısızlık beni en çok delirten olay. Tavlada bile kaybedince kan beynime sıçrıyor, yüzüm düşüyor. Mutlaka kazanmalıyım derken en küçük şey de bile hırslanıyorum ...
Özellikle sevgi kaybetme olayı söz konusuysa kazanmak için tüm kozlarımı oynuyorum, yoruluyorum, yıpranıyorum ve doğal sonuç akacak kan damarda durmuyor :))...
Barış- Savaş: Beraber yaşamak bu kadar mı zor. Önceden renkler ve zevkler tartışılmaz denip geçilirdi şimdi ize sadece renkleri tartışmıyoruz kalanının...
Hepimiz birbirimize düşelim dağıtalım yıkalım dünyayı, kendimizden başka herkesi kötü sayalım aman ne güzel ne güzel ne kadar doğru. Hayvanlar bizden daha gururlu gözüküyor son durum da, aslan sadece karnını doyurmak için avlanırken bizim ne için avlandığımızdan haberimiz bile yok. Kendi ırkına, dünyaya bu derece hor davranan başka bi canlı var mı?
Savaş kelimesi güçlü bi kelime aslında savaş durma çabala... İşte neyle ve ne için savaştığın önemli.
Gitmek- Kalmak: Gitmek her zaman için cesaret ister, kalmakta güç. Ya gitmeli ya kalmalı ikisinin arasında kalmak çok tehlikeli özellikle psikolojik açıdan. Denemdim biçok kez inanın bana öyle :) ikisinin ortasında kalmak çok feci bi durum.
Susmak- Konuşmak: Konuşuyoruz sürekli konuşuyoruz amaçlı amaçsız. Az okuyoruz, az girdi az çıktıya sebep oluyor ama azlığını farkında olmadığımız bi azlık. Bana geliyorki iksini de çok yapıyorum ya çok susuyorum ya da çok konuşuyorum bi kaptırınca :)
Amaç-Amaçsılık: En çok bocaladığım mevzu, bulunduğum konum amaçladığım yer mi yoksa mantığamı büründürüyorum, zati yeteneklerin bu yönde şunları amaçlıyodun ya bu şekilde gerçekleştirebilirsin falan fıstık. Ciddi henüz çözemedim.
Son günlerde düşünür oldum, Türkiye nin ve Dünya nın sonu nereye gidiyor bencilliklerimiz insanlığın sonunu hazırlıycak gibi geliyor bana.
1 Eylül 2010 Çarşamba
Gitmeli
Yüreğin esarete artık dayanamazken,
Daha fazla kararmadan günler,
Gençlik hala elindeyken,
Daha fazla incinmeden,
Son kalan umudu ona harcamadan,
Alıp başını,
Gitmeli...
Onca zaman geçmesine rağmen, beklenen hala gelmemişken,
Sevginin önünde hala bi sürü engel varken,
Aşılamazken, ceviz kabuğunu dolduramayan sebepler,
Gel diyemedikten sonra,
Yüreği es geçmenin vaktidir,
Biçare beklemektense,
Gitmeli...
31 Ağustos 2010 Salı
ÖZLEM
Can, nerdesin?
Kimli düşlerdesin?
Sende özlüyor musun beni? Benim seni özlediğim gibi,
Senin de canını yakıyor mu anılar?
Yaşayacaklarını silikleştiriyor mu birer birer?
Sevgili, neyi bekliyorsun?
Hislerin lal mi oldu?
Görmüyor musun seni özlediğimi?
Ardında kar, boran farkında değil misin?
Gel baharı getir, çiceklerim açsın yeniden.
Can, sabredebiliyor musun?
Senden bi haberim,
Benden bi habersin.
Çık gel nedir ki engel.
Sevgili...
26 Ağustos 2010 Perşembe
25 Ağustos 2010 Çarşamba
kalmak
sıfatlara takılı
kalmak
sıcaklığa
her yer
buza keserken,
unutmak esası
unutmak kaybolmak anlamsızlıkta...
koşmak
ansızın durup geriye bakmak
kararsız yürümek gözler arkada
koşmak sonra yeniden
ansızın durup, ansızın durdurup düşünceler
dalmak
geçmişte
biçok noktaya
aynı anda
belirsizleştirmek geleceği
sıfatlara takılı
kalmak
sıcaklığa...
24 Ağustos 2010 Salı
Tabular
Tabular gururu yırtar gibi,
Tabular düşünceleri paramparça eder gibi.
Belli değil kim koydu ne zaman yerleşti.
Belli değil ne içinler,
Belli değil niçin önemliler.
Amaç ne? Araç ne? Mantığı ne?
A. da 70 lik dedenin yanında 15 lik bir kız....
Bir sürü kuma kim koruyor peki ordaki kızların hakkını
Tabular nerdesiniz nereniz mantıklı.
Tabular kime ötüyor borunuz!
Sen ve Ben
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Zaman....
21 Ağustos 2010 Cumartesi
20 Ağustos 2010 Cuma
Demem o ki;
14 Ağustos 2010 Cumartesi
5 Ağustos 2010 Perşembe
29 Temmuz 2010 Perşembe
Bana Zamandan Söz Ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler,
Yaraları nasıl sardığından ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlarda bilirler. Ama yinede güç verir bazı sözler, sözcükler öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek. Uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman alır bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
( Murathan MUNGAN )
27 Temmuz 2010 Salı
ama fakat lakin...
20 Temmuz 2010 Salı
18 Temmuz 2010 Pazar
KİN
Kalbimin sıcaklığını serpeyim üzerine bırak ısıtsın içini, hayata döndürsün seni bi amaç olsun sana bi umut. Kinini hatırlatsın diye eline yaktığın harf tıkıyor tüm yolları boşa çıkarıyor tüm çabaları, umutları... Farkında değilmisin kinin tüketiyor seni, zannetmeki kalbine kilitler vurdun diye güçlüsün. Yumdun gözlerini kilidin ardında kalana yok sayıp devam ediyorsun hiç düşünmüyomusun ya bigün kilit hiç ummadık bi zamanda kırılırsa...
Kalbimin sıcaklığını serpeyim üzerine bırak ısıtsın içini...
UNUTAMADIĞIM
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)