Bu Blogda Ara

29 Ocak 2011 Cumartesi

28 Ocak 2011 Cuma


İnsan yaşayabilirmi ki sil baştan

Hiç yaralanmamış gibi...

26 Ocak 2011 Çarşamba


Toprağa düşen tohum ayazda

Alışık aslında zamansız gelen ayazlara

Yokluk zarar verse de

Bilir yeniden nasıl yeşereceğini

Kendi kendine nasıl yeteceğini

Kabuğuna çekilip beklemekte şimdi

Yeniden açmak için

....

Gidişler de anlam aramak boşa, tüm sebepler mantıksız gelir kalbe...

20 Ocak 2011 Perşembe


Ondokuzuncu yüzyıla kadar, hiç sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve çevresinin doğal etkenlere karşı korumasıydı. Ama bu yüzyılda yeni bir ihitiyaç doğmuştur. Doğayı insana karşı korumaktır. ( Peter F. Drucker )

18 Ocak 2011 Salı

8 Ocak 2011 Cumartesi


Ayın geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
(mevlana)

7 Ocak 2011 Cuma

bi hamle


Bir hamle kalmışken keşfetmelere
Daha da yaklaşmak isterken delicesine
Bu duvar da neyin nesi
Korkuların mı sebebi
Koşar adımla sana gelirken ben
Ördüğün duvarın dibine çökmüş sen...

Ayrılmaya güç yettiremiyorsun
Bakıyorsun boş ve anlamsız
Bi hamle de yıkacakken
Birden vazgeçip kararsızlılarınla boğuşuyorsun
Fırtınalar kol gezerken yüreğinin derinliklerinde
Öylece duruyorsun...

Duvarın ardında sessiz cümleler kuruyorum sana
Duvarın ardında sessiz istekler gönderiyorum sana
Sense duvarın ardında kendinle savaşıyorsun...

Kendinle öyle bi çelişkidesin ki
Bi adım kalmışken sana
Duymuyorsun
Görmüyorsun
Hissetmiyorsun
....

3 Ocak 2011 Pazartesi

hoşçakal


Susuyorum şimdi ne kadar suslacaksa o kadar,
Pes etmelerim sadece sana
Dört elle sarılıyorum hayata
Ve gidiyorum...
Senin uğruna çabalarken
Sustun ne kadar konuşulacaksa o kadar sustun
Boyun eğdin
Duvarlar ördün kalbine ve bana
Dik duracak kadar güçlü değilmiydi?
Hırslanman gerekirken
Savunman gerekirken
Sadece sustun
Sustun ve kabullendin
Bilsen nası isterdim
Herşeyi herkesi hatta kendini bile
Yakıp geçmeni...

2 Ocak 2011 Pazar

keşke

Savaşmayı bıraktıysan çoktandır, korkularının tutsağı olduysan hayatı seyretmeye başlamışsındır. Artık hiç bişey işlemez iliklerine, hiç bişey acıtmaz canını, savura savura küllerini zamanı oyalarsın ta ki iş işten geçene kadar.
Farkına vardığın da geç olur biçok şey için giden gitmiştir...
Tercihlerin yapılmıştır başkaları tarafından. Keşkeler kemirir seni ama ne çare zaman geçmiştir. Hayatı düşürmüşsündür elinden...Bundan sonra ister dik tut kuruğunu ister hayıflan karar senin!