Bu Blogda Ara

29 Eylül 2010 Çarşamba

Atatürk


O Samsun'a çıktığı ilk zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağları eriyip kemik ve sinir kalmış bu türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:

Asker ağlamaz arkadaş, sen niye ağlıyorsun?

Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalarda ki Komutanını çelik yay gibi selamladı.

Söyle niçin ağlıyorsun?

İç anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:

Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu;

Üzülme çocuğum dedi. Gel benimle

Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.

27 Eylül 2010 Pazartesi

usul usul




Usul usul akıyorum içine, dur demek olmaz!



Korkuyorsun



Kaçıyorsun



Tedirginsin



Sen bilmiyorsun beni, benim seni bildiğim gibi,



Farkında olmadan alışıyorsun



Farkımı anlamaktan çekinerek ısınıyorsun



Usul usul bağlanıyorsun, dur demek olmaz!



Dönüp dolanıp düşünüyorsun



Girdin bi kere çekim alanıma



Fenasın derken haklısın belki de....






26 Eylül 2010 Pazar

"Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir."
(Yasin suresi )

21 Eylül 2010 Salı

hükümsüz


Dalına konamadım

Sözlerim hükümsüz

Tesiri yok bakışlarımın

İçine giremedim

Dışına çıkamadım

Kayboldum iki yokluk arasında....

aynı


Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemezsiniz. ( demişti; babamın bi arkadaşı... )


Mesela;


Aynı yolları kullanarak farklı yerlere varmayı amaçlamak,

Aynı sözlere farklı tepkiler beklemek,

Aynı politikaları uygulayıp gelişmeyi amaçlamak,

Herkesle aynı şekilde konuşarak, aynı anlamalarını ummak,


Hataları farkına varmamak, hatalardan ders almamak gelişememek, dönüşememek, değişememek, değiştirememek...





18 Eylül 2010 Cumartesi

İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir.

İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

( Kızılderili atasözleri )

17 Eylül 2010 Cuma

Çaresizlik


Hani görürsün değiştirmek istersin,



Hani düşünürsünde aklına bi çare gelmez,


Hani mutlaka bişi yapman gerekirde bağlıdır elin kolun,


Hani dağları aşmak istersin de bi adım atamazsın,


İşte öyle bi andayım...


Hani burana kadar gelmiştir de dilinden tek kelime çıkmaz,


Hani denemek istersin her türlü de yalan olur gider,


Hani barış istersinde önce savaşmak gerekir,


Hani hep isyanlardasındır da kimse bilmez,


Hani çığlık çığlığasındır da duyan yok,


İşte öyle bi çaresizlik...


Bencillik


Para

Hırs

Anlık zevkler

Örümcek

Ağı gibi

Sarmış

Beyinleri

Kalpleri

Mutsuzluk

Tatminsizlik

Sabırsızlık

Hızlı tüketim

Engel olmuş

İnanca

Tutarlılığa

Sevgiye

Merhamete
Dostluğa
Kardeşliğe...





15 Eylül 2010 Çarşamba

İnsanlardan bazıları vardır ki, inanmadıkları halde " Allah'a ve ahiret gününe inandık." derler.
Onlar güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
Onların kalbinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.
( Bakara Suresi )

12 Eylül 2010 Pazar

İnek

İnek, önüne koy otunu az çok ses çıkarmaz,
İnek, tut başından götür istediğin yere ses çıkarmaz,
İnek, ister götür otlat ister otlatma,
İnek, yararlan etinden sütünden,
İnek, hep verici olsun
İnek, sen hep tüket onu
İnek, yönet istediğin gibi isyan etmez...
İnek bilmiyor ki başka yaşam tarzı başka şeyler istesin!
İnek, karnını az çok doyur yeter ona....

11 Eylül 2010 Cumartesi

yağmur


Hani yağmur öncesi bi sıkıntı olurya havada gerginleşir kasılır,

Öyleyim şimdi,

Hani yağmur sonrası bereket serpilir ya toprağa,

Öyle olsun istiyorum....



Dönüşler hep zamansızdır, tıpki zamansız bitişler gibi...

Başlamak

Bi yerden başlamalı inanmaya,
İnandığında istikrarlı olmaya.
Bi yerden başlamalı üretmeye,
Ürettiğinde yararlı olmaya.
Bi yerden başlamalı sevmeye,
Sevdiğinde tutarlı olmaya.
Bi yerden başlamalı...

9 Eylül 2010 Perşembe

Bütün Mesele Hazır Olmakta



Serçenin ölmesinde bile bir bildiği var kaderin. Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta. Madem insan gerçekte bırakıp gideceği şeyin sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun!


( William Shakespeare )

6 Eylül 2010 Pazartesi

Gelişme


Başlık gelişme Türkiye'nin gelişmesi;


Üretime dayalı bir ekonomi, sanayisiyle bütünlük gösteren sağlam bi ekonomi,


Eğitimin reforme edilmesi, insanları okumaya, araştırmaya ve düşündürmeye yönlendiren bi eğitim sistemi,


Özgürlük, fikir özgürlüğü ambargoların kalktığı, özellikle medya üzerindeki baskının kaldırıldığı. Okuma hakkımız bile dönem dönem elimizden alınmış. O kadar çok mu cahiliz okuduğumuzun yanlışmı doğrumu olduğuna karar veremicez. Cahil değil de cahilleştirilmeye çalışılan bi toplum olduğumuz kesin. İstediğimizi rahatça okuyamıyoruz bile çünkü onlar öyle istiyor. Onlar kim şaibeli bi konu tabi....


Çokca konuşulan referandum da bu sayılanların hangisine yer verilmişki bunca önemseniyor. Bazı maddeler bazı maddelerin önünü açablirmişte falan da fıstık yani yararımıza gibi gözüken maddelerde şu durumda bi işe yaramıyormuş.... Maddeleri görmeden karar vermeyin oyunuza. Kendimizi koşulsuz şartsız teslim etmiş oluruz. Üzerimize saldıkları korku politikasını hat safhaya çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.


Karar sizin nasıl bir gelecek istiyorsunuz?

4 Eylül 2010 Cumartesi

BEN


Başarı- Başarısızlık: Herhangi birşeyi başarma ihtimali dahi yüzüm de bi gülümse yaratmaya yetiyor. Başarısızlık beni en çok delirten olay. Tavlada bile kaybedince kan beynime sıçrıyor, yüzüm düşüyor. Mutlaka kazanmalıyım derken en küçük şey de bile hırslanıyorum ...

Özellikle sevgi kaybetme olayı söz konusuysa kazanmak için tüm kozlarımı oynuyorum, yoruluyorum, yıpranıyorum ve doğal sonuç akacak kan damarda durmuyor :))...


Barış- Savaş: Beraber yaşamak bu kadar mı zor. Önceden renkler ve zevkler tartışılmaz denip geçilirdi şimdi ize sadece renkleri tartışmıyoruz kalanının...

Hepimiz birbirimize düşelim dağıtalım yıkalım dünyayı, kendimizden başka herkesi kötü sayalım aman ne güzel ne güzel ne kadar doğru. Hayvanlar bizden daha gururlu gözüküyor son durum da, aslan sadece karnını doyurmak için avlanırken bizim ne için avlandığımızdan haberimiz bile yok. Kendi ırkına, dünyaya bu derece hor davranan başka bi canlı var mı?

Savaş kelimesi güçlü bi kelime aslında savaş durma çabala... İşte neyle ve ne için savaştığın önemli.


Gitmek- Kalmak: Gitmek her zaman için cesaret ister, kalmakta güç. Ya gitmeli ya kalmalı ikisinin arasında kalmak çok tehlikeli özellikle psikolojik açıdan. Denemdim biçok kez inanın bana öyle :) ikisinin ortasında kalmak çok feci bi durum.


Susmak- Konuşmak: Konuşuyoruz sürekli konuşuyoruz amaçlı amaçsız. Az okuyoruz, az girdi az çıktıya sebep oluyor ama azlığını farkında olmadığımız bi azlık. Bana geliyorki iksini de çok yapıyorum ya çok susuyorum ya da çok konuşuyorum bi kaptırınca :)


Amaç-Amaçsılık: En çok bocaladığım mevzu, bulunduğum konum amaçladığım yer mi yoksa mantığamı büründürüyorum, zati yeteneklerin bu yönde şunları amaçlıyodun ya bu şekilde gerçekleştirebilirsin falan fıstık. Ciddi henüz çözemedim.


Son günlerde düşünür oldum, Türkiye nin ve Dünya nın sonu nereye gidiyor bencilliklerimiz insanlığın sonunu hazırlıycak gibi geliyor bana.






1 Eylül 2010 Çarşamba

Gitmeli



Yüreğin esarete artık dayanamazken,

Daha fazla kararmadan günler,

Gençlik hala elindeyken,

Daha fazla incinmeden,

Son kalan umudu ona harcamadan,

Alıp başını,

Gitmeli...


Onca zaman geçmesine rağmen, beklenen hala gelmemişken,

Sevginin önünde hala bi sürü engel varken,

Aşılamazken, ceviz kabuğunu dolduramayan sebepler,

Gel diyemedikten sonra,

Yüreği es geçmenin vaktidir,

Biçare beklemektense,

Gitmeli...